10 Kasım 1938
Saatler 09:05’i gösterdiğinde koca bir milletin kalbine sessizlik çöktü. O an yalnızca bir devlet adamının değil; bir fikri, bir ışığı, bir devrimi kaybettiğimiz düşünüldü. Oysa biz o gün yalnızca bir bedeni kaybettik. Bir bedeni son yolculuğuna uğurladık. Çünkü bazı insanlar tarihe sadece yaşarken sığmaz. Bazı insanların fikirleri öldükten sonra bile tarih yazar.

Aradan geçen onlarca yıla rağmen onun fikirleri bizi aydınlatmaya devam etti. Her kriz anında ona dönüyor, her karanlıkta onun fikirleri ile aydınlanıyoruz. Çünkü bazı fikirler vardır; zamanı ve çağları aşar unutturulmaya çalıştıkça daha gür sesle ortaya çıkar. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün düşüncesi ve fikirleri işte tam olarak böyle bir miras.

Bugün hâlâ eğitimden bilime, kültürden demokrasiye kadar toplumun her alanında onun akıl ve vicdanla kurduğu sistemin ne kadar kıymetli olduğunu görüyoruz. O unutturulmaya çalışılsa da, aslında tam aksine, toplumun hafızasında daha güçlü bir şekilde yer etmesine neden oluyor. Atatürk, unutturulmaya çalışıldıkça büyüyor.

Çünkü Atatürk bir kişi değil; bir fikirdir. Bir vizyon, bir duruş, bir umut, bir çağrıdır.

10 Kasım’da gözlerimiz yine dolacak belki… Fakat aynı zamanda içimizde bir gurur da kabaracak. Çünkü aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, bu ülkenin çocukları Atatürk’ün izinde yürümeye devam ediyor. Onun “En büyük eserim” dediği Cumhuriyet, her şeye rağmen ayakta duruyorsa, bu milletin damarlarında dolaşan o büyük fikir sayesindedir.

Bu gün bir kez daha anlıyoruz ki bazı fikirler asla ölmez

Ümit Tugay Koca